FORUM TEAM / EĞLENCE / PROGRAMLAR / OYUN DÜNYASI / GARİP OLAYLAR / RAP / MÜZİK
<!DOCTYPE html PUBLIC "-//W3C//DTD XHTML 1.0 Transitional//EN" "http://www.w3.org/TR/xhtml1/DTD/xhtml1-transitional.dtd"><html><head><link rel="stylesheet" href="/77-ltr.css" type="text/css" /></head><body id="login_iframe_body"><DIV id=login_popup_background>
<DIV class=maintitle id=login_popup_title>
<H3>KUTSAL FORUM / EĞLENCE / PROGRAMLAR / OYUN DÜNYASI / GARİP OLAYLAR / RAP / MÜZİK |</H3></DIV>
<DIV class=box-content><SPAN style="FONT-SIZE: 18px; LINE-HEIGHT: normal"><FONT color=orange><STRONG> Eğer Sitemizdeki Birçok Avantajdan Yararlanmak İstiyorsanız Lütfen Üye Olunuz. Kesinlikle Ücretsizdir...</STRONG></FONT></SPAN>
<DIV id=login_popup_buttons>
<FORM action=/login.forum method=get target=_parent><INPUT class=button type=submit value="Giriş yap"><INPUT class=button onclick="parent.location='/profile.forum?mode=register';" type=button value="Kayıt Ol"><INPUT class=button id=login_popup_close type=button value="Do not display again"></FORM></DIV></DIV></DIV></body></html>
FORUM TEAM / EĞLENCE / PROGRAMLAR / OYUN DÜNYASI / GARİP OLAYLAR / RAP / MÜZİK
<!DOCTYPE html PUBLIC "-//W3C//DTD XHTML 1.0 Transitional//EN" "http://www.w3.org/TR/xhtml1/DTD/xhtml1-transitional.dtd"><html><head><link rel="stylesheet" href="/77-ltr.css" type="text/css" /></head><body id="login_iframe_body"><DIV id=login_popup_background>
<DIV class=maintitle id=login_popup_title>
<H3>KUTSAL FORUM / EĞLENCE / PROGRAMLAR / OYUN DÜNYASI / GARİP OLAYLAR / RAP / MÜZİK |</H3></DIV>
<DIV class=box-content><SPAN style="FONT-SIZE: 18px; LINE-HEIGHT: normal"><FONT color=orange><STRONG> Eğer Sitemizdeki Birçok Avantajdan Yararlanmak İstiyorsanız Lütfen Üye Olunuz. Kesinlikle Ücretsizdir...</STRONG></FONT></SPAN>
<DIV id=login_popup_buttons>
<FORM action=/login.forum method=get target=_parent><INPUT class=button type=submit value="Giriş yap"><INPUT class=button onclick="parent.location='/profile.forum?mode=register';" type=button value="Kayıt Ol"><INPUT class=button id=login_popup_close type=button value="Do not display again"></FORM></DIV></DIV></DIV></body></html>
FORUM TEAM / EĞLENCE / PROGRAMLAR / OYUN DÜNYASI / GARİP OLAYLAR / RAP / MÜZİK
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Gençlerin yeni adresi FORUM TEAM
 
AnasayfaAnasayfa  KUTSAL FORUMKUTSAL FORUM  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Recep İvedik 2

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
+.VicTor.+
Co-Admin
Co-Admin
+.VicTor.+


Ruh Hali : 35
Aktiflik :
Recep İvedik 2 Left_bar_bleue352 / 999352 / 999Recep İvedik 2 Right_bar_bleue

Köpek
Mesaj Sayısı : 123
Yaş : 29 Nerden : TransiLvanya xD
İş/Hobiler : PesimisteR xD
Lakap : HeadquarteRs..[RoyaL]

Recep İvedik 2 Empty
MesajKonu: Recep İvedik 2   Recep İvedik 2 Icon_minitimeC.tesi Tem. 18, 2009 1:59 pm

Yönetmen: Togan Gökbakar
Tür: Comedy
Ülke: Turkey
Dil: Turkish
Oyuncular (ilk 5): Sahan Gökbakar, Efe Babacan, Çagri Büyüksayar, Ayfer Çalgici, Asiye Dinçsoy

Birinci filmin beklenmedik gişe yaratması yapımcıyı ikinciyi yapmaya hemen itmiş, kısa sürede yeni “Recep İvedik’in” duyurusu yapılmıştı. Recep İvedik’i izleyenlerin, yazarların yorumları hep aynı yönde olmuştu. Recep İvedik bizden, içimizden biri diye kulaktan kulağa laflar dolduruldu, o yüzden seyirci bu kadar ilgi gösterdi denildi, yoksa “bu” kaba saba adama kim tahammül gösterebilirdi ki? Acaba gerçekten öyle miydi? Recep İvedik bizden biri miydi? Yoksa başka bir şey mi vardı? Daha da önemlisi, filmden çıkan insanlarla yapılan sohbetlerden birçoğunda “kendimizden bir şey bulduk” türümden yorumlar vardı.

Ben şu tezle yola çıkıyorum hem 1. filmde hem de 2. filmde
Recep İvedik hiçbir zaman bizden biri değildi. Sürekli birilerine el ense çeken, yüksek sesle bağıran (öğüren), burnunun dikine giden, başkalarının “o” an içindeki duygularını önemsemeyen, acı çekip çekmediğini, utanıp utanmadığını umursamayan biri nasıl bizden biri olabilirdi? Biz böyle miydik? Hem bizden biri olsaydı “biz” neden onu izlemek için sinemalara giderdik ki? Seyirci Recep’in yaşadığı durumlarda “kendine” ait ne bulmuştu?



Neyse biraz filme bakalım sonra üzerine konuşmaya devam ederiz. Recep’in babaannesinin istediği üç şeyi yerine getirmek için yola çıkar. “Hiç bedenine uymasa da” çalışmak, saygı kazanmak ve evlenmektir babaannenin istediği. Recep için yeni bir durumdur bu, kendisi yıllardır yatmaktadır, çalışmak ona göre değildir hem mahallede saygı duyulan biridir, insanlar onu gördüğünde kaçmaktadırlar, korkmaktadırlar. Son olarak evlilik “Recep” için gerçekten işin içinden çıkılabilecek bir durum değildir, kim Recep İvedik’le evlenir ki?



Recep İvedik bu seferde “hayatın” içinde bir yolculuğa çıkar. Önceki filmde “dürüst” bir adamın düşürdüğü cüzdanını götürmek için çıktığı yolculuğun başka bir türevidir bu. Burada kendi hayatı içinde, toplumun kodladığı “gerekleri” yerine getirmek için yola çıkar. Burada biraz duralım, aslında bir taraftan bakıldığında “Recep İvedik” özgür bir adamdır, “çocuk” gibidir, duygularını “ifade” etmekte zorlanır. Burada duygu derken “içindeki” sevgiden bahsediyorum, yoksa “istediklerine” ulaşmak noktasında onu harekete geçiren duyguları değil.
Böyle bir adamın, “başına” gelen durumlarla yüzleşecek olması “en” başka komik durumların ortaya çıkacağı düşüncesini uyandırmıştır. Nedir onlar, iş bulma maceraları, eş bulma maceraları, saygı kazanma maceraları. Bunların içine bizim Recep’i koyunca komik anlar çıkacak, seyirci gülecek diye düşünülmüş ama tabi ki öyle olmadı.
Bu maceralardan hepimiz az buçuk geçmişizdir. İş başvurusu yapmış, ilk iş gününde duruma adapte olamamış, sıkıntı çekmiş ve uygun olmadığına kanaat getirip o işi terk etmişizdir.

İş bulma maceraları, kısa skeçler gibiydi, “acaba Recep İvedik pizzacı olsa nasıl olur” diye düşünülmüş, “komik olur yahu” denmiş ve çekilmişti. Eminin böyle “Recep şu … olsa çok komik olurdu” diye düşünülmüş ama filmin süresi düşünülerek vazgeçilmiştir.




Neyse Recep sonunda vazgeçer, “yahu çalışmak ona göre değillll” Pes oynarken babaannesine durumu açar, babaanne hemen el atar, büyükbabasının ortağı olduğu bir şirket vardır. Hakan şirketi tek başına yönetmektedir, kendisi onunla konuşmuştur, gidip oraya yerleşsin, hakkını alsındır. Recep babaannesinin konuşmasının verdiği rahatlıkla Hakan’ın yönetiminde olan “reklam” şirketine gider. Hakan’ı ilk gördüğü yer toplantıdır ve seks maceralarını anlatarak, bundan sonraki sahneleri “nelere” gebe olduğunun altını çizer.

Hakan Recep’e saygı duymaktadır ama Recep biraz kabadır. Tabi Recep yarı patrondur, hemen ağırlığını koyar ve “yarı patron” olarak işe başlar. Hakan’ın yapacağı bir şey yoktur, hakkıdır, şirketin yarısı onundur. Burada aslında bütün Amerikan filmlerinde olan kurguyu yapmadıkları için tebrik ederim. Bu bir Hollywood filmi olsaydı şöyle olurdu. Hakan bir anda ortaya çıkan akrabası Recep’ten kurtulmak için çeşitli yollara başvururdu. Şirketin geriye kalan hissesini ele geçirmek için entrikalar çevirir, Recep’in “zayıf” yanlarından yakalayıp amacına ulaşmak ister. Ama burada öyle olmadı, şaşırttı aslında, ne olacağını da merak ettirtti. Ama tam “Recep’i” reklam işlerinde göreceğimiz anda Recep ilk etabı tamamladığını düşündü ve ikinci etaba geçmeye karar verdi. Evlilik..

Recep nasıl evlenecek bir kadın bulacaktı? Kadınlar Recep’in kabalığından ötürü yanına yaklaşmıyor, kaçıyor. O halde teknoloji burada da Recep’in hayatına dahil oluyor. Film oyunca adını hiç duymadığım, lan, oğlum diye hitap edilip çağırılan, kıvırcık saçlı şirket elemanı Recep’e bu konuda yardımcı olur. Tanışma sitelerinden kız ayarlar. Kahve dükkanında yanlış kıza sarkıp, gözüne göz yaşartıcı gaz sıkılması, Recep’in canını çok yakar ama biz kahkahalarla gülmekteyizdir, sonra başka bir kadınla bir Japon lokantasında buluşması, ne yediğini bilmeden “acı” yemekleri ve çiğ balığı yemesi bir anda Recep’in dünyasını değiştirir. Her iki durumda “komik” sahnelerdir, ve herkes gibi ben gülmekten öldüm. Özellikle “Yoga” bölümü gerçekten çok eğlenceliydi.



Ama işte bu kadar, şu sahne komik, bu da iyi, aman şu “Karete Kid” dedi, aaa Clamentin’i hatırladı! Bunlardan başka filmden bize ne kaldı, bilmiyorum..



Recep kendisine has bir adamdır. Recep bir karakter, hiçbirimizin cesaret edemeyeceği şeyleri yapan biri değildir, öyle kodlanmamıştır, o bir karakterdir, o öyledir. O öyle davranır, öyle yaşar, öyle yer, öyle uyur. Bizden biri değildir, içimizdeki “gizlenmiş” duyguların dile gelen canlı yansıması değildir…
Birkaç başka noktaya da dikkat çekmek isterim. Filmde Recep’in yaptığı espiriye Japon’lar güler, onun dışında kimse gülmez. Çünkü filmde birileri “Recep’in” söylediklerine gülse biz koltuğumuzda gülemeyiz. Örneğin Karate Kid’in hocasının tahta çubuklarla sineği yakaladığını anlattığı sahne. Biri gelip benim yanımda bunu söylese gülmekten yere yatarım ama kıvırcık saçlı çocuk korkuyor. Evet, Recep iri cüsseli ve ne yapacağı çok öngörülemeyen biri ama şunu da hepimiz biliriz ki, böyle adamların söylediğine gülmek demek, onun gözünde puan kazanmak demektir.

Yo, kimse gülmez. Çok akıllıca bir taktiktir bu, seyirciye yıkılan gülme durumu. Üstüne üstlük, biz izlerken, o pantolonu çekilen ya da üstüne kusulan kadının verdiği tepkileri de izlemeyiz.Recep’in “bunları” patavatsızca yapmasını izleriz. “Yuh ya, yaptığına bak” deriz, sonra “muhaa” diye gülmeye başlarız. Bu anlamda Recep İvedik’in işleniş biçimi oldukça ilginç. Sinema dünyasında buna dair bir örnek var mı bilmiyorum. Karakterin “sebep” olduğu olaylar silsilesinin izletilmesi var ama en eğlenceli kısım olan “acaba bu yapılana şu adam ne tepki verecek” duygumuz elimizden alınmasına rağmen gülüyoruz. Kahve dükkanındaki kadın da, şirkette ki kadında, kıvırcık saçlı adam da, kafasına arabanın kaputu düşen adam da hep aynı tepkiyi veriyorlar, “tepkisizliği”..”
Buradan toplumsal bir çıkarıma gitmeyeceğim. Çünkü bence ne film oraya çomak sokuyor ne de sahneler “o” kalitede..

Filmde dediğim gibi 3-4 sahnede çok güldüm, onun dışında ben, benim için “bir” zaman kaybı olarak düşünüyorum. İlk film için böyle hissetmemiştim ama ikinci film için aynen böyle hissediyorum. Önceki filmin ekmeğini yiyen bir yapım olmuş…

Yazının başında dediğim gibi Recep bizden biri değil, olamaz. Bizim içimizde saklanan, bastırılmış “biz” değil. Ben kimsenin pantolonu indirmek, sırtına deli gibi yumruklayıp teşekkür etmek, domatesi soğan gibi parçalara ayırmak istemem. Eminim içimizde böyle davranmak isteyen ya da içinde böyle davranmak gelip bunları bastıran birileri yoktur. Recep bir karakter, ters, birçok yanı komik olması için sivriltirmiş bir karakter. Yazının içerisinde “Tip mi yoksa karakter mi” diye çok gidip geldim. Ama “belli” başlı bir özellikle Recep “aktarılmıyor” Maganda diyemezsin, deli diyemezsin, cimri diyemezsin o kendine has bişi…

Ben “Yumurta” aldı filmi çok seven biriyim, ağır konuları, ağır ağır işleyen, göndermeleri olan, beni filmi bir bulmaca çözer gibi çözmeye iten filmleri çok severim. Bu film bu az önce izlemekten hoşlandığım filmlerin kategorisine bile girmiyor, zaten Şahan’da Altın Portakal için film yapıyorum demedi, o eğlenmek için bir şeyler yaptığını söyledi, evet 3-4 sahnede eğlendik ama o kadar Şahan, kusura bakma! Tamam, eğlenmek için film yapılır saygı duyarım ama eğlendir o zaman! Salonda kafam boşalsın, deli gibi güleyim, sonra çıkıp gideyim ama bu da yok…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Recep İvedik 2
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Recep İvedik Çin maceraları
» Peygamber'imizin Recep Ayı duası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
FORUM TEAM / EĞLENCE / PROGRAMLAR / OYUN DÜNYASI / GARİP OLAYLAR / RAP / MÜZİK  :: Sinema :: Film İncelemeleri-
Buraya geçin: